MELANTİS - Bölüm1

Silahşor uzun zamandır yürüyordur. Artık yorulduğunu hisseder ve dinlenmeye karar verir ki tam zamanında bir karardır. Çünkü şiddetli bir şekilde yağmur yağmaya başlamıştır. Hemen bir çınar ağacının altına sığınır. “Sığınmak! Doğa ile savaşamayacağına göre yine onun bir parçası olan bu heybetli ağaca sığınmak yapılacak en mantıklı iştir.” diye düşünür. Tam uykuya dalacakken nedense izlendiği hissine kapılır. Atını kontrol etmek için kalkıyormuş gibi yaparak etrafı da kontrol eder. Ama bir tuhaflık göremez. Ve tekrar ağacın altına uzanır. Uzandığında ağacın dallarına bakarak düşüncelere daldığında ağacın üstünde birisi olduğunu fark eder. Panik yağmasına gerek yoktur çünkü belli belirsiz siluetine bakılırsa fiziksel olarak zayıf bir varlık olduğunu düşünür. Tabi bir büyücü değil ise. Bildiği kadarıyla da büyücüler birilerini gözetlemek için ağaç tepelerine çıkmak zorunda kalmazlar. Yabancının kıpırdandığını fark eden silahşor elini kılıcına götürür. Fakat daha nasıl olduğunu anlayamadığı bir şekilde yabancı, ağacın dalından kendini aşağıya doğru bırakmıştır. Bir yağmur damlası kadar hızlı ama bir kar tanesi gibi de narin bir şekilde aşağıya doğru süzülmüştür. Silahşor ayağa kalktığında karşısında duran kızı görünce şaşırmıştır. Gerçekten çok hızlı olduğunu düşünür. Ayrıca bir o kadar da güzel. Bir elf olabileceğini düşünür ama nedense küçükken dinlediği Yağmur Melekleri ile ilgili olan hikayedeki kızı – Melanstis’ i hatırlar.
Kızın ona gülümsediğini görünce unuttuğu eski bir duygunun içini kapladığını hissetmiştir. O da kıza gülümser –ama acı bir gülümseme ile ve “Merhaba” der. Kız da ona gülümseyerek “Merhaba Roland” der. Bir anlık bir sessizlik olur. Silahşor bunu beklemiyordur. Kız silahşoru yeterli süre boyunca süzdükten sonra nasıl olduğunu ve nereye gittiğini sorar ama cevabı pek de ilgili bir şekilde dinlemez. Sorunun cevabını biliyordur ama sohbet olsun ve ortam yumuşasın diye sorduğu bellidir. Tek yaptığı dikkatli bir şekilde silahşoru incelemektir. “Aydınlık, nasıl küçük deliklerden bile görülebilirse küçücük şeyler de bir insanın karakterini öylece yansıtabilir.” düşüncesi ile kızın kendisini incelemesini anlamlandırır Roland. Ama dayanamayarak kıza kim olduğunu sorar. Kız, Rolandı incelemesini bölmeden, umursamaz bir şekilde “Melantis” der. Roland yeniden donup kalır. Kafasının içinde Melantis ismi yankılanıp duruyordur. “Bu gerçek olamaz, birisi bana oyun oynuyor olmalı” diye düşünür. Küçükken dinlediği masaldaki Melantis ile aynı olması bir tesadüftür yada kız da bu hikayeyi biliyordur ve kendince bir oyun oynuyordur. Çünkü Melantis sadece bir masal karakteridir. O an kızdan uzaklaşmak ister ama ismini nasıl bildiğini de merak eder. Kız bunu hissetmiş gibi gözlerini Roland’ın gözlerine yöneltir ve ona “oyun oynamıyorum” der. Roland bir kere daha donup kalmıştır. Bu kadarı da fazladır. “Neydi bu kız? Bir büyücü yada bir cadı ve onu tuzağına mı düşürmeye çalışıyordu? Belki de bunlar sadece benim paranoyamdır” diye düşünür Roland ve “benden ne istiyorsun?” diye sorar. Melantis, yüzünde gülümseme yerine artık ciddi bir ifade ile bakıyordur. “Sadece sabır istiyorum” der. Roland’ dan sabır istemektedir fakat sabrı dolmaya başlamıştır. Sinirli bir şekilde “nasıl yani?” diye sorar. Melantis sadece “sabırlı ol” der ve yine sessizlik olur. Roland nedenini bilmediği bir hisle ona daha fazla soru sormamasının doğru olacağını düşünür.

Hiç yorum yok: