Cennetteki Yabancılar / Terry Moore



"Öğrendim ki, sevgi yoksa eğer, biz cennetteki yabancılardan fazlası olamayız."

Kitabı sevgili arkadaşım ayrıca Genel Yayın Yönetmeni Alişan Cengiz sayesinde edindim diyebilirim. Bir gün konuşurken artık roman okuyamadıgımı bu aralar dikkatimin çok çabuk dağıldığını bu yüzden grafik roman (graphic novel) tarzını daha çok tercih ettiğimi söylediğimde Gerekli Şeyler'den çıkardıkları yeni kitapları Cenneteki Yabancıları okuyup okumadıgımı sordu. eh tabiki de tavsiye ardından da kitabı edinip okumam farz oldu. Hoş kitabın kapağını beğenmediğim için kitaba yaklaşımım önyargılı oldu diyebilirim.




Ama kapağını açınca çizimlerin yumuşaklığı mı diyeyim hatların yumuşaklığı mı hemen hoşuma gitti. Zaten Terry Moore ismini duyunca da bir yerinden hoplayıvermişti sevgili beynim.






Aslında hikaye çoğu kadına tanıdık gelecektir. Kadınlar ve erkeklerin ilişkileri sırasında beklentileri ve birbirlerini tam olarak anlayamamaları/yada görememeleri. Kadınların kafasına işlenmiş "eğer ona tamamen kendimi verirsem beni terk eder" düşüncesi. (Not: Burada geçen "Kendimi verirsem" kelimesi her şeyi içermektedir.)



Konu çoğu kişi için seks olabilir ama çoğu erkek kadının ona olan ilgisini, bağlılığını ve tüm o kadınsal davranışlarını gördükleri zaman uzaklaşarak kaçamak sekslere yönelebiliyorlar. Günümüzün yeni moda akımı gibiymiş gösterilerek... Aslında doğamız belli. Dönüp dolaşıp geleceğimiz yer de...



Belki de hepimizin yaşadığı tanıdık olaylarla bize kadın erkek ilişkilerini yansıttığı gibi arkadaşlıklar, yakınlaşmalar, kafa karışıklıkları ve sonrasında da fark edişleri bize anlatmıştır. Biliyorum bu kitap pek erkeklere göre değil. Sonuçta konu ilişkiler ama erkeklerin de kendi aralarında kadınlar ve ilişkileri hakkında konuştukları da bir gerçek.






Hatta bazı erkekler hiç hoş olmasa da eski kız arkadaşları ile özellerini bile paylaşabiliyorlar. Bunları ben demiyorum, kitapta okudum da yazıyorum. Bakmayın bana öyle. :)
Ve işte o konuşmalar sırasında nedense kendilerinin göremediğini karşı tarafın anlattıkları ile kıyasladıkları zaman görüp anlayabiliyor ki o kadın farklı olan, sevip sevildiği, istenilen kadın olduğu... Yada egosunu ezip geçen...



Eh tabi bunun yanı sıra Katchoo ev arkadaşları olan Francine'e deli gibi aşıktır. Fakat hayatlarına giren David ve bazı geçmişten kalan kötü anılar durumları biraz karmaşık hale getirecektir. Yoksa tüm kitap Francine'in trajedik aşk hikayesi ile gitse bayılıp kalabilirdim. Bu kadar ümitsiz bir vaka iken iyice umudumu yitirebilirdim. (umut aptallar içindir demeyin lütfen yapmayın!)




"Sanırım hiç atlatamayacağım

Senin söylediklerinden birini

Aşkın aynı bir yetime benzediğini

Beslenemeyen annesiz bir çocuğa"




"Neden bilmiyorum ama hayal ediyorum…

Seni hayal ediyorum.

Seni kaybettiğimi…

Ama hala seni hayal ediyorum.

Sen de böyle mi düşünüyorsun? Merhaba ve Hoşça kal. Kulağa zalimce gelmiyor mu? Nasıl geri alabilirim ki senden kalbimi? Seni kaybediyor olsam da hala seni hayal ediyorum. Seni kaybettiğimi…

Hala seni hayal ediyorum.

Neden bilmiyorum ama hayal ediyorum… Seni hayal ediyorum… Seni kaybettiğimi. Ama hala seni hayal ediyorum.

Seni hayal ediyorum."



"Öğrendim ki, sevgi yoksa eğer, biz cennetteki yabancılardan fazlası olamayız."

Hiç yorum yok: